Işık, bir fotoğrafçı için hemen herşeydir. Bu sebeple fotoğrafçılar birbirlerine iyi dilekte bulunurken "ışığınız bol olsun" demektedirler. Tıpkı bir denizcinin diğerine "rastgele" demesi gibi. Bir fotoğraf, özel olarak aksi istenmiyorsa, yeteri kadar ışık almalıdır. Işığın fazla olması, "patlama" tabir edilen duruma yol açar yani fotoğrafın belli kısımlarında renkler fazla açık olur, hatta o bölgedeki detaylar kaybolur. Eskiler buna "filmi yakmak" derler. Fotoğrafçılık evrensel dilindeki tanımı ise "overexpose" olarak
Fotoğraf: Umut Kaçar (Gölyazı)
bilinir. Yani fazla pozlama. Bir fotoğraf sadece çok ışık aldığında bozulmaz, az ışık alınca da bozulur. Buna da eksik pozlama anlamında (underexpose) denir. Oysa fotoğrafın en iyi hali, ışığı en güzel almış halidir. Ne çok fazla, ne çok az. Bazen ışığı bilerek azaltıp/artırarak efektler yaratılabilir. Özetle ışık çok önemli bir konudur. Gündüzün en güneşli saatlerinde fotoğraf çekmek pek doğru değildir örneğin. Zira bazı bölgelerde güneşin oluşturduğu patlamalar, bazı bölgelerde de keskin ve karanlık gölgelerin oluşturduğu eksik pozlamalar oluşacaktır. İdeal fotoğraflama saatleri, gün ışığı için ikindi suları diyebiliriz ama bu çok genel olur. Bununla birlikte akşam saatlerinde gün batımında çekilen fotoğraflar, ilginç bir ambiyans sunabilir. Yani ışığın seçimi, tamamen fotoğrafçının "ne yapmak istediğine" bağlıdır. Işığı doğal yollardan azaltamıyorsak, makinenin pozlama süresi ve diyaframı ile oynayarak azaltabiliriz. Bazen güneş ışığı bile doğal yollardan azaltılabilir. Örneğin güneşin bulutların arasına girmesi beklenerek, daha hoş bir ışık ortamı sağlanabilir veya hoş gölgeler/ışıklar oluşturabilecek yansıtıcı veya şemsiyeler kullanabiliriz.
15 Ekim 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder